Renaissance Polat Otelleri Merkez Satın Alma Müdürü Faysal Köksal: “İnsanlar her şey dahil sistemine temkinli yaklaşacak”

Renaissance Polat Otelleri Merkez Satın Alma Müdürü Faysal Köksal, Gündem Değerlendirmeleri’nde koronavirüs sürecine ve alınması gereken önlemlere ilişkin açıklamalarda bulundu. 2002’de SARS, 2012 MERS bu sene ise COVID-19 ile yeni bir krize girildiğini belirten Köksal, “Sadece Türkiye değil dünya kepen indirdi” dedi.

Faysal Köksal, sağlıkla başlayan koronavirüs krizinin ekonomik krize doğru yuvarlandığını, sürecin sosyal ve psikolojik boyutunun da olacağını vurguluyor. İnsanlarda bayram sonrası için bir beklenti olmadığını sözlerine ekleyen başarılı isim, “AVM’ler çalışıyor ama içindeki restoranlar açılmıyor. Turizmin başlayabilmesi için önce uçakların kalkması gerekiyor. Uçaklar hangarlardan çıkacak ki uluslararası turizm başlasın. Bizim konseptimizdeki otellerin %65’i yabancı turist. THY uçuşlarına başlayacak ama tek tük yolcu olacak. Turizm Bakanı da ufak ufak açılmaların olacağını söyledi ama bayramdan sonra olacağını sanmıyorum” ifadelerini kullanıyor.

“Hijyen sosyal hayatın içerisinde de büyük yer kaplayacak”

Köksal pandeminin en büyük konusunun hijyeni sağlamak olduğunu, Turizm Bakanlığı’nın çıkaracağı hijyen sertifikasyonunun ise çok önemli olduğunu vurguluyor. Yerel turizmin büyük hareketlilik beklemediğini söyleyen deneyimli isim sözlerini şöyle sürdürüyor: “Hijyen sosyal hayatın içerisinde de büyük yer kaplayacak. Eskiden evden çıkmadan önce; telefon, cüzdan, anahtar kontrolü yaparken şimdi maske ve eldiveni de kontrol ediyor. Uluslararası otellerin hepsi uluslararası hijyen firmalarıyla çalışıp denetleniyor ve kendi merkezleri tarafından da denetleniyor. Bizim kendi iç denetimimiz de var. Biz kendimizi sürekli bir şeyle karşılaşabilecekmişiz gibi hazırlıyoruz. Misafir boyutuyla birlikte personel boyutu da var. Personel içeriye girerken ateşini ölçüyoruz, eldiven ve maske veriyoruz. Dezenfektanlar her yerde. Misafir içeri girdiği andan itibaren desk’te başlıyor iş. Arabaların, bagajların, restoranların, outlet’lerin temiz olması ve bunun misafire hissettirilmesi lazım. Şimdi misafirin odasında dokunduğu her şey kıymetli. Televizyon kumandası, çelik kasası, musluk, ayna, eli nereye dokunduysa çok önemli. Tek kullanımlık malzemeler çok önemli. Uzaktan kumandaların bile bir şekilde torbalara girmesi gerekiyor. Belki şezlongların üstüne kullan-at ürünler serilecek. Gıda konusunda firmalarla yüz yüze görüşüyorduk, araçların içine kadar kontrol ediyorduk, ürünlerin ısılarını, kapalı geldiyse şartlarını kontrol ediyorduk. Eskiden senede 1-2 defa ziyaret ederdik şimdi 3-4 ayda bir görüşeceğiz gibi görünüyor. Tedarikçilerimiz bizi, biz de tedarikçilerimizi tetikte tutacağız. Öte yandan açık büfelerin olması ilk etapta zor ama sonrasında sektör belirler. Her şey dahil sistemlere insanlar biraz temkinli yaklaşacak. Biz de daha kapalı ürünler alacağız, kontrolü kolay ürünlerle ilerlemeye başlayacağız.”

“Yeni normlar oturmaya ve insanlar alışkanlıklarını değiştirmeye başlıyor”

Bundan sonraki süreçte ithal ürün konusunda nasıl bir yol izleneceğine dair açıklamalarda bulunan Faysal Köksal, bunun arz-taleple alakalı bir durum olduğunu, ithalatın da ihracatın da devam edeceğini ifade ediyor. “Makarnadan peynire kadar birçok ithalat olacak, bizde alacağız” diyen başarılı isim, “İlk başta zor olabilir. Uzak Doğu’dan gelen ürünlerde ithalatta sıkıntı olmazsa bizim de almamızda sıkıntı olacağını sanmıyorum. Yeni normlar oturmaya ve insanlar alışkanlıklarını değiştirmeye başlıyor. Bu dünyadaki değişim adım adım olacak. COVID-19’un bizi silkelediği ve kendimizi sorgulayıp yavaşladığımız bir döneme girdik. Yediklerimize, içtiklerimize, harcamalarımıza bakıyoruz. Eskiden istediğimiz gibi yiyorduk ama bağışıklık sistemine dikkat etmemiz gerektiğini gördük. Eti de, sütü de dengeli tüketeceğiz. Eskiden çok giden ürünler artık eskisi gibi satmıyorsa menülerin zamanla değiştirilmesi gerekiyor. Bunu müşteri belirler. Menülerde daralma olur, istediğimiz misafir kitlesini bulabilecek miyiz, misafir olsa bile restoranlara ne kadar misafir kabul edebileceğiz gibi sorular var. 2020 için rekor turist sayısı bekliyorduk ki geçen sene 45 milyon turist gelmişti. Ama şimdi baktığımızda dünyada %35-40 civarında bir daralma olacak gibi” açıklamalarında bulunuyor.

“Butik tarımların markalaşması için kooperatifleşmemiz gerekiyor”

Köksal, gıda tedarikinde dijitalleşmeye de değinerek, HoReCa kanalında dijitalleşmeye geçilebileceğini söylüyor. İnsanların dışarı çıkmaya korktuklarını, görüşmelere gidilmediğini sözlerine ekleyerek, “Teknoloji çağına girdik. Pandemiyle beraber dijitale çok hızlı giriş yapıldı. Bize zaman da kazandıracak. Biz tabii birebir görüşmeyi, yüz yüze olmayı isteriz. Ancak her iki taraf için de zaman kaybı. En azından ilk aşamada bu yapılabilir, sonrasında işler ciddiye binince yüz yüze toplantılar olur. Dijital bir çağdayız artık. Öte yandan tarım ülkemizin kanayan yarası. Köy Enstitülerinin 80. yılını kutluyoruz. 1940’lı yıllarda ilk kurulduğunda müthiş standartları vardı. Ruh bilimden tarım teknolojileri gibi derslerle inanılmaz bir başlangıç yapıyorlar. Şimdi coğrafi işaret çalışmalarıyla birlikte bizler de bir şey yapmaya başladık. Tarıma ve coğrafi işaretlere önem vererek ihracat ağırlıklı bir ülke olabiliriz. Koronavirüsle birlikte bilim kurulu kuruldu, tarımda da böyle bir ortak akıl olsun istiyorum. Türkiye’nin her yerinde toprak çok ciddi verimli ve bizi bekliyor. Butik tarımların markalaşması için kooperatifleşmemiz gerekiyor. Aldığımız her ürün çok kıymetli çünkü göz önünde olan bir oteliz. Tarlasında kullandığı ilaca, soğuk zinciri kırmamasına kadar bizim için çok kıymetli. Markalaşma için kooperatifleşme kaçınılmaz bunun için de belediyelerden bakanlıklara ciddi katkıları olması gerekiyor. Bizler de sektörün profesyonelleri olarak desteği sağlarız” diyor.

“Ülkemizin dayanışma ruhu çok güzel”

HoReCa’nın mutlaka eski haline döneceğini belirten Faysal Köksal sözlerini şöyle noktalıyor: “Üreticiler de ürününü bir an önce satmak istiyor. HoReCa’nın her alanı kapalı sadece sabretmeleri gerekiyor. Bu günleri atlatacağız. Tabi 2020, 2019 gibi olmayacak, %20-25 bir daralma olacak. Kurun da etkisi olacak. Evet, dövizin yükselmesi satışları etkileyecek. Bu bizim açımızdan kaçınılmaz. Oteller her misafirden parasını peşin almıyor sonuçta. Birçok firma, kongreler, hava yolu şirketleri gibi pek çok farklı etken var. Yavaş yavaş bir düzelme olacak ama herkesi etkileyecek tabii ki. Ülkemizin dayanışma ruhu çok güzel.”

 

Sosyal Medya'da Paylaşın