Gloria Golf Resort Executive Chef’i Önder Özcan: “Sorgulanacak en önemli konu açık büfeler”

Turizm koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Tüm dünyada turizm ekonomisi en çok konuşulanlar arasında yerini alırken, iç turizmdeki sirkülasyonun sürdürülebilmesi konusunda ise yeni yollar aranıyor. Biz de Gündem Değerlendirmeleri ile sektörün nabzını tutmaya devam ediyoruz. Gloria Golf Resort Executive Chef’i Önder Özcan Türk turizminin mevcut durumunu değerlendirerek, “Antalya’nın tek bacası turizmdir” dedi.

Antalya’da Gloria Golf Resort’ta çalışmalarını sürdüren Executive Chef Önder Özcan, Antalya’nın tek bacasının turizm olduğunu ifade ederek, bir diğer ana kaynağın ise tarım olduğunu belirtiyor. Şu an Antalya’da diğer şehirlere göre bir durgunluk gözlemlediğini söyleyen başarılı şef, “Şu an için bir tarih verilmedi ama umudumuz Haziran itibari ile otellerin açılması. Haziran başında açılırsa otelin dolması Temmuz ortasını bulacaktır. Otellerin %20’si açmaz diye düşünüyoruz. Antalya’da geçen yıl sadece 5 milyon Rus misafirimiz vardı ve hedefimiz bu sene daha da yüksekti. İlerleyen senelerde umarım hedefimize ulaşırız. Lojistiği ve aileleri de eklersek Antalya’nın 3/2’si turizmle ilgileniyor. Biz de otel olarak sadece bin 500 kişi var ve 12 bin kişi ise bizle bağlantılı yerlerde çalışıyor” açıklamalarında bulunuyor.

“Toparlanmalar ve öngörüler çok hızlı gerçekleşti”

Antalya’nın krize alışık olduğunu ve bu yüzden kriz yönetiminde başarılı olunduğunu ifade eden Özcan, “Fakat bu bambaşka bir şey oldu ve böylesi bir salgına kimse hazır değildi. Ama kriz prosedürleri olduğu için toparlanmalar ve öngörüler çok hızlı gerçekleşti. Antalya bölgesinde 600’e yakın otel var ve hepsi hızlı bir şekilde aksiyon alıp kapattılar. Mart ayında ücretsiz izin olayı çok olmadı ve Nisan ayı için devletin desteğine ek olarak, yatırımcılar da elini taşın altına koydu. Kötü haberler de alıyoruz ama genelde iyi şeyler duyuyoruz. Sahip çıkılan personel işletmesine daha bağlı olacaktır. Temennimiz kısa sürede bu krizin bitmesi” diyor.

“Türk mutfağını en çok tanıtan ve temsil eden bölgelerden biriyiz”

Başarılı şef, salgın sonrası otellerde sorgulanacak konunun, son zamanlarda da oldukça tartışma konusu olan açık büfeler olduğunun altını çiziyor. Son dönemlerde sağlıklı gıdanın oldukça dikkat edilen konulardan biri olduğunu sözlerine ekleyen Özcan, “Hassasiyeti olan misafirler artmaya başladı ve bunlara uygun hizmetlerimiz de vardı. Hem açık büfeleri hem de a la carte’ları ayırdık. Otelimizde hem Türk mutfağı hem dünya mutfağı var. Çünkü sadece bir bölgeden misafir ağırlamıyoruz. 30’u aşkın farklı milliyetten misafirlerimiz geliyor, dolayısıyla memnuniyeti sağlamamız gerekiyor. Öte yandan Türk mutfağını en çok tanıtan ve temsil eden bölgelerden biriyiz. Ve tüm misafirlerimize Türk yemeklerini iyi tanıtabildiğimizi de düşünüyorum. Gelen misafirlerimizin %50’si tekrar geliyor ve tek yapmamız gereken bir sonraki sezonda geri kalanı tamamlamak” ifadelerini kullanıyor.

“Genelde gelir odaklı restoranlar açılıyor”

27 yıldır turizmin içerisinde yer alan Önder Özcan yaklaşık 20 yıldır ise Gloria’da çalışıyor. Farklı konseptler görünce güçlü kadro ile güzel yeni menüler çıkarabildiklerini belirten deneyimli şef, “Yaklaşık 5 bin 500 kişiye bir günde yemek çıkarıyoruz. 4 ayrı noktada kahvaltı veriyoruz, bunların 2’si a la carte ve 2’si ortak alan. Misafirleri bölerek servisimizi de daha iyi gerçekleştiriyoruz” diyor. Antalya’da çok sayıda imza restoranın bulunmamasının sebebinin misafiri otelin içinde tutma çabası olduğunu söyleyen Önder Özcan sözlerini şöyle noktalıyor: “Antalya’da güzel gelişmeler tabii ki var ama tam olması gereken yerde diyemem. Şef restoranlarından daha çok, genelde gelir odaklı restoranlar açılıyor ve bu sebeple de ilerleme çok sağlanamıyor. Otellerin içindeki dövizi aslında dışarıya dağıtmak gerekiyor. 10-12 yıldır gelen misafirlerim daha Antalya’yı gezip görmüş değiller. Dışarda yaratılan algı ise Türkiye’nin çok güvenli olmadığı. Güvenlik kaygısından dolayı misafiri dışarı çıkarmak zor ve Belek’ten Antalya’ya ulaşım çok pahalı. Metro ile Belek’ten direkt Kaleiçi’ne gidilebilse misafirler dışarı çıkar. Hem bu oteller için de kazançlı bir durum çünkü 300 kişi bir öğün dışarı çıksa, bu 300 kişilik yemek tasarrufu demek.”

Sosyal Medya'da Paylaşın